Türkistan, tüm küresel toplumun gözü önünde yeni bir tarihi aşamaya giriyor. Şaşırtıcı bir şekilde, bu süreç yalnızca jeopolitik bir gerçeklik değil, aynı zamanda bölge halklarının bilincinde ve devletler arası ilişkilerde derin niteliksel değişimlerin yönlendirdiği tarihi bir olaydır.
Uzmanlara göre yeni Türkistan, güven, iyi komşuluk, karşılıklı saygı ve ortak sorumluluk üzerine kurulu bir alan haline gelmiştir. Bu süreç, bölgedeki tüm devlet başkanlarının ileri görüşlü siyasi iradesinin, başarılı diplomasilerinin ve elbette halkın iradesinin bir yansımasıdır.
Türkistan’da ortaya çıkan yeni siyasi ortam, bölgenin gelecekteki istikrar ve refahının anahtarıdır. Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in de belirttiği gibi, dayanışma bugün yalnızca manevi bir değer değil, aynı zamanda stratejik bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bölgedeki her devlet, kendi kalkınma yolunu bağımsız olarak belirleyerek, ortak çıkarlar temelinde komşularıyla iş birliğini genişletmeye çalışmaktadır. Bu sürecin özü, yeni bölgesel düşüncede de vücut bulmaktadır: “Komşumun başarısı benim başarımdır.”
Bu tür diyalogların insanları birbirine yakınlaştırdığını, psikolojik sınırları ortadan kaldırdığını ve sıradan vatandaşların bunu hayatlarında deneyimlediğini belirtmek önemlidir. Yeni sınır kapıları, genişleyen hava yolculuğu ve artan tren ve otobüs güzergahları bu güvenin pratik tezahürleridir. İç turizmin şu anda bölge turizminin yüzde 80’inden fazlasını oluşturması, halklarımızın komşularını daha iyi tanıma ve birbirlerinin tarihini ve kültürünü anlama arzusunu göstermektedir.
Artık dış ortaklar Türkistan’ın birbirinden ayrı devletlerden oluşan bir topluluk olarak değil, birleşik bir bölgesel güç olarak görüyor. Bu, halklarımızın çıkarlarını korumak ve uluslararası yatırım çekmek için yeni fırsatlar yaratıyor.
Uzmanlar, genel olarak Türkistan’ın, kendi kaderini bağımsız olarak belirleyebilen bir bölge haline geldiği görüşünü savunuyorlar . Özbekistan, aktif ve proaktif bir devlet olarak bu süreçte kilit bir rol oynuyor. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu “birlik ve ortak gelecek” fikri, tüm bölge için yeni bir siyasi felsefe haline geldi.
Halkın temsilcileri olarak, bugünün Yeni Türkistan’ın yalnızca hükümet liderlerinin politikası değil, aynı zamanda milyonlarca insanın yaşam tercihi olduğunu güvenle söyleyebiliriz. Bu tercih, barışa, kalkınmaya ve evrensel refaha giden yoldur.


Yorum yazabilirsiniz