Nahçıvan’ın Kadim İnanç Mirası
Nahçıvan’da yer alan Ashab-ı Kehf Zaviyesi, Kur’an’daki Kehf Suresi’nde anlatılan “Mağara Ehli” kıssasıyla ilişkilendirilen önemli bir kutsal mekândır. Halk rivayetlerine göre zulümden kaçıp Allah’a sığınan gençlerin uyutulduğu mağaralardan biri burada bulunur. Bu nedenle zaviye, İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren Türkistan’da dua, adak ve ibadet için ziyaret edilen merkezlerden biri hâline gelmiştir. Ayrıca Türklerin eski mağara-kutsal mekân anlayışıyla İslami inanışların birleştiği nadir yerlerden olması, zaviyenin manevi değerini daha da artırır.
Tarihsel Süreç ve Dini Kullanım
Yerleşimin temeli doğal mağaraya dayanır. Zamanla mağaranın çevresine küçük bir mescit, ibadet odaları ve derviş hücreleri eklenmiş; Selçuklu, Atabeg ve Safevi dönemlerinde yapı hem genişletilmiş hem de koruma altına alınmıştır. Bu gelişim, Ashab-ı Kehf’i yalnızca bir mağara olmaktan çıkarıp, bölgedeki dini yapılanmaların merkezlerinden biri hâline getirmiştir. Tarih boyunca hem yolcuların sığındığı hem de alimlerin, dervişlerin ve halkın dua ettiği bir zaviye olarak kullanılmıştır.
Mimari ve Mekânsal Özellikler
Ashab-ı Kehf Zaviyesi’nin mimarisi sade fakat güçlü bir karaktere sahiptir. Doğal mağaranın dokusuna zarar verilmeden oluşturulan mescit, mihrabı ve ibadet alanları bölgenin geleneksel taş ve kerpiç ustalığını yansıtır. Küçük avlusu, dua ve törenlerin yapıldığı sakin bir alan sunar. Mağaranın karanlık, serin atmosferi ile mescidin sade mimarisi birleşerek zaviye içinde kendine özgü ruhani bir hava oluşturur.
Türkistan Kültüründe ve Halk Hafızasında Yeri
Zaviye, Nahçıvan halkı için yalnızca bir ibadet yeri değil; yüzyıllardır devam eden bir gelenek alanıdır. İnsanlar hastalık, sıkıntı ve dileklerle buraya gelir; dualar eder, adaklar adar ve mağaraya manevi bir koruyuculuk atfeder. Türkistan’ın eski dağ ve mağara kültürü ile İslam inancının iç içe geçtiği bu merkez, bugün de Türk dünyasının en saygı duyulan kutsal mekânlarından biri olmayı sürdürür.


Yorum yazabilirsiniz