Kültür Sanat Türk Dünyası Türk Mitolojisi

Kazaklar Eski Zamanlarda Hangi Yasaklara Ve İnançlara Sahipti?

Yazan Tüdev

 

Kazakların manevi ve kültürel mirasında inançlar ve yasaklar özel bir yer tutar. Ve bunlar sadece sözlü yasaklar değil, orijinal ulusal eğitimin ve kamu düzeninin bir tezahürüdür. İnançların ve yasakların kökenleri uzak Türk dönemine dayanır. Bilimsel bilginin olmadığı o zamanlarda, insanlar pratik yaşam deneyimlerine dayanarak tüm doğal olayları eylemleriyle ilişkilendirirdi. Kötüye karşı uyaran ve iyiye çağıran bu tutumlar, toplumsal düzenin ve aile kültürünün temelini oluşturuyordu.

Örneğin, “gece tırnaklarını kesemezsin”, “kapı pervazına asma”, “başlığını yere koyma” gibi çok fazla anlamı olan yasaklar vardı. Bilim insanlarına göre, bu yasaklar insanları düzene, temizliğe ve iyi karaktere yönlendiriyordu.

Tarihçi Aliya Bizhanova’ya göre inançlar ve tabuların kökleri derindir: “Bunlar, insan faaliyetinin doğayla sıkı bir şekilde bağlantılı olduğu Neolitik ve Bronz Çağlarında ortaya çıkan animizm ve totemizm gibi kavramlardan kaynaklanmaktadır. Atalarımız için bu inançlar ve yasaklar dünyayı anlama, faaliyetlerini düzenleme, doğayı koruma ve unsurlarla uyum sağlama aracı olmuştur”.

Tarihçi büyünün inançları kötü güçlere karşı korunmak, esenlik ve barış için kullanıldığını söyledi:

“Örneğin, geceleri tırnak kesme yasağı bir yandan – güvenlik için, karanlıkta yaralanmamak için, diğer yandan – karanlıkla ilişkili ruhsal tehlikelere karşı korunmak için ortaya çıktı. Kapı çerçevesini desteklememek, eve, aileye, nezakete saygının bir gereğidir. İslam, Kazak bozkırında 7.-8. yüzyıllarda yayılmaya başlasa da, eski animistik, totemik, şamanik inançlar dinle birlikte varlığını sürdürmektedir. Örneğin, Tengricilik – gökyüzüne bakarken küfür etmek veya dilek tutmak. Ateş ve suyla ilgili yasaklar – “ateşe basma”, “suya tükürme” – ateş ve su ruhlarına olan inançtan gelir. Şamanizmin işaretleri – adyraspan (harmala – çev.) ile tütsüleme, nazardan korunma, şeytan çıkarma – halkımızın inanç sisteminin bir parçasıdır”.

Zamanla bazı inançlar anlamını yitirir. Örneğin, “Ayt günlerinde et yiyemezsiniz” fikri İslam öncesi dönemlerden beri varlığını sürdürürken, İslam’da ise tam tersine kurbanlık hayvanların kesilmesi için bir reçete vardır. Ya da hamile bir kadının sık sık aynaya bakmasının yasaklanması – bu modern tıp tarafından kanıtlanmamıştır.

Kazak inançları geçmişin kalıntıları değil, etnopedagoji ve etnopsikoloji tarafından incelenmesi gereken önemli bir kaynaktır. Bilim insanları ve etnograflar inançları incelemeli, onları modern bir bakış açısıyla incelemeli ve gelecek nesillere anlaşılır bir biçimde aktarmalıdır.

Yorum yazabilirsiniz